Ben kendime dönüyorum beni yoran beni acıtan ve bana yalanlar söyleten çocukluğuma sokaklara dönüyorum doğduğum büyüdüğüm ve yaşamaktan tat aldığım o acılı düşlerime dönüyorum.
Balkonumda çiçekler yetiştirmeyeceğim ve susuz bırakacağım kimseler beklemeyecek beni ve beklettiğim birileri olmayacak hiçbir suda fırtınalarla boğuşup tükendikçe çoğalan düşleri kovalamayacağım sığınacak limanlarımda olmayacak benim..
Kırgın dalgalar kuzey kıyılarıma vuruyor akşamlar beni yine kanatıyor çaresiz ve edepsiz sözcüklerle boğuşuyorum durmadan düşüyor aklıma yine ayrılık yüreğime dağ dağ sözcükler çoğalıyor yıldızlar düşüyor bir de erkekliğimin en duyarlı bölgesine zaman sanki duruyor gün yağmurlarla çalıyor penceremi açmıyor açamıyorum.
Dostluk naraları atıyor radyom özlemek dostluktan değil aşktandır neden özler insan niçin savaşır sözcüklerle.
Uzaklıklar uzaklıklar hep içime oturuyor benim.
Özlüyorum dilini ellerini saçlarını hele hele gözlerine daha bir özlüyorum. İnsanı nasılda tutukluyor bir bilsen elini bilincini gözlerini dilini nasıl da bağlıyor anlatabilsem...
Söyleyemediklerimi ve anlatamadıklarımı düşünüyorum şimdi.
Henüz yazmadım anlatabilmiş değilim işte bunlar insanı özleme çeken özlediğini anlatan ya da fark ettiren şeyler insan neyi özler yaşadıklarını mı yaşamak istediklerini mi özlemi belirleyen tutkular mıdır yada tutku varsa özlemde vardır desem ne dersin buna?
Uzak düştüğümüzde uzak olanı yakınlaştırmak özlemek değil midir?
Özlemek özlenenin içimizdeki yerinin anlaşılması değil midir?
Seni özlüyorum.
Bazı saatler dokunur gecenin yüreğine ve gece iter seni düşürür sabaha yataktan düşmeye benzer bu.
Kalkarsın hiçbir şey olmamış gibi ve yorganını ararsın.
Bulduğunda kaldığın yerden devam edersin bu kez sabah dokunur yüreğine ve çiçekler soğuk gelir üzerlerindeki çiy tanelerine.
Sabah ve akşam düş ve gerçeklik birbirine karışır sen ve o çiy taneleri kalırsınız aklımda tıpkı şiir gibi değil mi şiir tadında kalırsın sen dudaklarımda ay sıcaklığında dokunur bedenlerimiz gözlerimize uykularımıza taşırız bu sıcaklığı ya da uykusuzluklarına taşınırız gecelerin.
Ama bir şeyler olur o anda ne olduğunu anlayamadığımız küçük küçücük şeylerdir bunlar sen buna ben ben sen diyeyim.
Sen buna ay de. ben yine sen diyeyim..
aLıntı